-
1 çene yormak
зря болта́ть, напра́сно тра́тить слова́ -
2 çene yormak
to talk in vain, to waste one's breath -
3 çene
çene s2) Kinn ntbirinin \çenesini dağıtmak jdm die Fresse polierenbirinin \çenesini kapatmak jdm den Mund stopfen [o das Maul]; ( susturmak) jdn zum Schweigen bringen\çenesini tutamamak den Mund nicht halten können\çenesini tutmak den Mund halten\çeneni tut! halt den Mund!, halt die Klappe!\çene çalmak schwatzen, schwätzen ( südd)\çene yormak in den Wind reden\çenesi durmamak wie ein Wasserfall redenbiriyle birazcık çene çalmak mit jdm einen kleinen Schwatz halten -
4 çene
подборо́док (м) че́люсть (ж)* * *1) че́люсть, подборо́док2) перен. болтли́вость••- çenesini açtırmak
- çenesi atmak
- çenesini bağlamak
- çenesini bıçak açmamak
- çene çalmak
- çenesini dağıtmak
- çenesini kapatmak
- çenesi kilitlenmek
- çenesi oynamak
- çenesini tutmak
- çenen tutulsun!
- çene yarıştırmak
- çene yormak -
5 çene
1. jaw bone. 2. chin. 3. jaw (of a vise or clamp). 4. talkativeness, garrulity. -si açılmak to start talking nonstop. - altı the underside of the chin. -si atmak for the jaw of a dying person to tremble. -sini bağlamak /ın/ to tie up the jaw of (a dead person). -sini bıçak açmamak not to utter a peep, not to say a word (owing to sadness or worry). - çalmak to gab, have a chin-wag, chin-wag. - çukuru dimple (in the chin). -sini dağıtmak /ın/ to give (someone) a good wallop on the chin. -si düşük talkative, chatty, gabby. - kavafı 1. gabber, gabby person, chatterer. 2. gabby, chatty, very talkative. - kemiği anat. jawbone, mandible. -si kilitlenmek (for one´s jaw) to lock. -ye kuvvet by dint of talking. -si kuvvetli (someone) who can talk unceasingly. -n pırtı! slang Shut up!/Hold your tongue! - sakızı a word or saying which one frequently repeats. - satmak to chatter on and on. -sini tutmak to hold one´s tongue. -n tutulsun! Damn your tongue! - yarışı chin-wag, gabfest. - yarıştırmak to have a chin-wag. - yormak to waste one´s breath. -
6 وزوزکردن
çene yormak -
7 Wind
Wind <-(e) s, -e> [vınt] mrüzgâr, yel;bei \Wind und Wetter her havada; ( bei schlechtem Wetter) kötü havada;\Wind und Wetter ausgesetzt sein rüzgâr almak [o tutmak], hava şartlarına maruz kalmak;in den \Wind reden ( fig) havaya konuşmak, boşuna söyleyip durmak, çene yormak;wie der \Wind ( fig) rüzgâr [o yel] gibi;einen \Wind streichen lassen ( vulg) yellenmek, osurmak;wer \Wind sät, wird Sturm ernten ( prov) rüzgâr eken fırtına biçer
См. также в других словарях:
çene yormak — boşuna söyleyip durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çene — is., Far. çāne 1) Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını saplayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad Çenesinin, başının bütün iskeleti… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük